Küreselleşme ile birlikte finansal ürün ve hizmetlerin çeşitliliği artarken, bankacılık sektörünün maruz kaldığı riskler de farklılaştı. Mevcut ve ortaya çıkan yeni risklerin yönetilmesi ve daha güçlü sermaye yapısını da içeren uluslararası ölçekte bankacılık standartlarının belirlenmesi için Basel Bankacılık Düzenlemeleri hazırlandı. Diğer taraftan, Türk bankacılık sistemi 2001 yılındaki kriz sonrasında gerçekleştirilen reformların da etkisiyle güçlü ve sağlam yapısıyla küresel finansal krizden asgari seviyede etkilenmiş olup, hâlihazırdaki Basel III düzenlemelerini uygulamada bir sorun yaşamıyor.
I. Basel Süreci (Süreçleri)
Küreselleşme olgusunun ivme kazanması ve teknolojik ilerleme ile birlikte finansal sektördeki hızlı gelişim özellikle uluslararası finansal hareketlerin izlenmesini, ülke bankacılık sistemlerinin daha sıkı düzenlemelere tabi tutulmasını ve küresel ölçekte düzenlemeler arasındaki farklılıkların azaltılmasını gerektirdi. Bu çerçevede 1974 yılında kurulan Basel Bankacılık Denetim Komitesi (Basel Komitesi) 1988 yılında Basel I olarak adlandırılan “Sermaye Yeterliliği Uzlaşısı”nı yayımladı. Basel I, bankaların sermayelerinin, aktif ve bilanço dışı kalemlerin belirli risk ağırlıklarıyla çarpılmasıyla hesaplanan risk ağırlıklı aktiflere (RAA) oranının %8’den az olmamasını öngören bir sermaye yeterlilik oranı getirdi. Ortaya çıkan gelişmeler doğrultusunda revize edilen Basel I, 2004 yılında yerini Basel II standartlarına bıraktı. 2006 yılında kapsamlı versiyonu yayımlanan Basel II standartları ile bankalarda etkin bir risk yönetimi ve denetim ile piyasa disiplininin yanı sıra, finansal istikrara katkı amaçlandı. Küresel finansal kriz sonrasında, G20 önderliğinde bankacılık ve finans sektöründeki kırılganlıkların giderilmesi ve bankaların şoklara karşı dayanıklılığının artırılması için çalışmalar başlatılırken, Basel Komitesi Basel III standartlarına ilişkin bir geçiş süreci takvimi oluşturdu (Tablo 1). Basel III düzenlemesi basitlik, karşılaştırılabilirlik ve riske duyarlılığı esas alan, asgari sermaye gereklilikleri, etkin denetim ve piyasa disiplinini kapsayan üç yapısal bloktan oluşuyor. Basel Komitesi, başta sermaye tabanı[1] konusuna ilişkin olmak üzere, kalan düzenlemelere dair uzlaşının sağlanmasının ardından, reform sürecini de tamamlamayı hedefliyor.
Basel Komitesi tarafından, 2011 yılı Ekim ayından itibaren altı aylık aralıklarla, Komite üyesi ülkelerin Basel III uyum sürecinin ortaya koyulduğu ilerleme raporları yayımlanıyor. 25 Nisan 2017 tarihinde yayımlanan on ikinci ilerleme raporuna göre[2]; 2017 yılı Mart ayı itibarıyla 27 üye ülkenin tamamı risk bazlı sermaye kuralları, likidite karşılama oranı (LKO) ve sermaye koruma tamponu düzenlemelerini yürürlüğe koydu. 26 üye ülke döngüsel sermaye tamponu düzenlemelerini yayımladı. 25 üye ülke yerel sistemik öneme sahip bankalar (Y-SÖB) çerçevesine ilişkin nihai ya da taslak metinleri yayımlarken, küresel sistemik öneme sahip bankaların merkezi olduğu ülkeler nihai kuralları yayımladı. 20 üye ülke merkezi takasa tabi olmayan türev ürünleri için teminat gereklerine ilişkin nihai ya da taslak düzenlemeyi yayımladı. Finansal İstikrar Kuruluşunun (FSI) gerçekleştirdiği 2015 yılı Temmuz ayında yayımlanan ankete göre[3]; Basel Komitesi üyesi olmayan ülkelerin çoğunluğu Basel II düzenlemelerini uygularken, Basel III düzenlemelerinin uygulanmasında ülkeler arasında ayrışma bulunuyor.
Basel III düzenlemelerinin yansımaları düzenli aralıklarla izleme raporları ile takip ediliyor. 2017 yılı Şubat ayında yayımlanan Basel III izleme raporuna göre[4]; çalışmaya katılan tüm bankalar, %4,5 olan asgari çekirdek sermaye yeterliliği ve %7 olan hedef çekirdek sermaye yeterliliği (ilaveten küresel sistemik öneme sahip bankalara ilişkin sermaye tamponları) oranlarına ilişkin kıstasları yerine getiriyor.
II. Basel Bankacılık Düzenlemeleri Kapsamında Türk Bankacılık Sektörü
a. Sermaye Düzenlemeleri
Basel III sermaye düzenlemesi ile daha nitelikli bir sermaye yapısı amaçlanıyor. Buna göre sermaye, zararı karşılayabilme kapasitesine göre sınıflandırılıyor. Ayrıca, bankaların RAA’ya oranla asgari sermaye sınırlarını yerine getirmesi gerekiyor. Düzenleme kapsamında, ilave sermaye tamponları da getiriliyor. Bu tamponların, kaliteli sermayeyi içeren çekirdek sermayeden oluşması hedefleniyor. Sermaye koruma tamponu[5] oranının, 2016 yılından 2019 yılına kadar kademeli olarak artırılarak RAA’ya oranla %2,5 olacak şekilde nihai şeklini alması planlanıyor. Sermaye koruma tamponunun sağlanamaması durumunda, bankalar faaliyetlerine olağan olarak devam edebilecek, ancak kâr dağıtımına değişen oranlarda kısıtlamalar getirilecek. Basel standartları, döngüselliği de dikkate almak amacıyla, ülke şartlarına ve tercihlerine bağlı olarak %0 ile %2,5 arasında değişen döngüsel sermaye tamponu uygulaması da getirdi. Ekonominin büyüme hızına bağlı olarak artırılıp azaltılacak olan döngüsel sermaye tamponuyla, hızlı kredi büyümesinin önüne geçilmesi amaçlanıyor. 2017 için Basel III sermaye gereklilikleri Grafik 1’deki gibidir.
RCAP (Regulatory Consistency Assessment Program/Düzenleme Tutarlılığı Değerlendirme Programı) Basel standartlarının üye ülkeler tarafından zamanında ulusal mevzuatlara aktarılmasını, uygulanan standartların tutarlılığını ve bütüncüllüğünü sağlamayı hedefleyen, her bir ülkenin ayrı ayrı değerlendirildiği ve standartların uygulanması açısından uluslararası yeknesaklık sağlanması vasıtasıyla küresel finansal istikrara katkı yapmayı amaçlayan bir program. Ülkemizin RCAP süreci Basel Komitesi tarafından 15 Mart 2016 tarihinde tamamlandı ve ülkemiz ilgili mevzuatı Basel sermaye düzenlemelerine tam uyumlu bulundu. Halihazırda, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Basel III ile uyumlu olarak %8 asgari sermaye yeterlilik oranı (SYR) uyguluyor. Asgari oranın yanı sıra, ülkemizde %12 SYR hedefi bulunuyor. Ülkemizde sermaye koruma tamponu %1,25 olarak uygulanırken, döngüsel sermaye tamponu ise %0 olarak belirlendi.
b. Likidite Düzenlemeleri:
Basel III Likidite Karşılama Oranı (LKO) düzenlemesi, bankaların 30 gün içinde gerçekleşecek net nakit çıkışlarını karşılayacak düzeyde yeterli yüksek kaliteli likit varlık stoku bulundurmasını amaçlıyor. 2019 yılı itibarıyla LKO’nun en az %100 olması gerekiyor. Diğer taraftan, uzun vadeli likidite riskine yönelik olarak net istikrarlı fonlama oranı (NİFO) geliştirildi. 2018 yılı itibarıyla bankaların %100 oranında asgari NİFO sağlaması gerekiyor.
Ülkemizde, 2019 yılı itibarıyla toplam ve yabancı para LKO sırasıyla asgari %100 ve %80 olarak uygulanacaktır. Ülkemiz, RCAP değerlendirmesine göre, Basel LKO düzenlemeleri çerçevesinde de tam uyumlu bulundu.
c. Kaldıraç Oranı:
Basel Komitesi tarafından risk bazlı sermaye oranlarını desteklemek amacıyla geliştirilen kaldıraç oranı[6] minimum %3 olarak önerilmiş olup, orana ilişkin kalibrasyon çalışmaları devam ediyor. BDDK, 1 Ocak 2015 tarihinden geçerli olmak üzere “Bankaların Kaldıraç Düzeyinin Ölçülmesine ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmelik” ile aylık olarak hesaplanan konsolide kaldıraç oranının Mart, Haziran, Eylül ve Aralık dönemleri itibarıyla üç aylık basit aritmetik ortalamasının bankalarca asgari %3 olarak tutturulmasını ve idame ettirilmesini şart koşuyor.
d. Sistemik Öneme Sahip Bankalar:
Basel Düzenlemeleri kapsamında, büyük ve karmaşık bir yapı arz eden sistemik önemdeki bankalara yönelik daha ihtiyatlı bir düzenlenme çerçevesi geliştirildi. Böylece, sistemik öneme sahip bankaların, daha yüksek zarar karşılama kapasitesine sahip olmaları (ilave sermaye yükümlülüğü), daha sıkı denetime tabi tutulmaları ve sorunlarının kamu kaynaklarına başvurulmadan çözümlenmesi hedefleniyor.
BDDK, 23 Şubat 2016 tarihinde “Sistemik Önemli Bankalar Hakkında Yönetmelik”i yayımladı. Yönetmelikte, bankaların sistemik önemlerinin belirlenmesinde gösterge temelli bir yaklaşım benimseniyor. Bu yaklaşımda büyüklük, bağlantılılık, karmaşıklık ve ikame edilemezlik kriterleri ile bu kriterlere ait göstergeler ve alt göstergeler dikkate alınıyor. Y-SÖB olarak belirlenen bankalar için ilave çekirdek sermaye gereksinimi hesaplanıyor[7]. Ülkemiz Y-SÖB düzenlemesi geçiş sürecine Tablo 2’de yer verilmektedir.
III. Sonuç
Yüksek sermaye yeterliliği, güçlü risk yönetimi, etkin denetim ve iç kontrol sistemi, sağlam özkaynak yapısı, yüksek likidite düzeyi, düşük kaldıraç ve mevduat kaynaklı fonlama yapısı sebebiyle, Türk bankacılık sisteminde, Basel III düzenlemelerinin uygulanması sürecinde bir sorun yaşanmıyor. Basel III standartlarına hazır ve uyumlu bir bankacılık sistemi, orta ve uzun vadede reel sektöre vereceği destekle ülkemizin sağlıklı ve sürdürülebilir kalkınmasında en temel belirleyiciler arasında yer alıyor.
[1] Sermaye tabanı, sermaye yeterliliği hesaplamalarında bankalarca kullanılan alternatif yaklaşımlar sonucu ortaya çıkan sermaye gereksinimleri arasında belirgin ayrışma olmasını önlemeye yönelik bir sınır olarak tanımlanabilir.
[2] http://www.bis.org/bcbs/publ/d404.htm
[3] http://www.bis.org/fsi/fsiop2015.pdf
[4] http://www.bis.org/bcbs/publ/d397.htm
[5] Sermaye koruma tamponu, ekonomik ve mali göstergelerin bozulması durumunda karşılaşılabilecek kayıplar nedeniyle özkaynakların sermaye yeterliliğine ilişkin düzenlemelere göre yetersiz kalmasının önüne geçilmesi amacıyla bankalarca bulundurulması beklenen ilave çekirdek sermaye tutarını ifade ediyor.
[6] Kaldıraç oranı, ana sermayenin toplam risk tutarına bölünmesi suretiyle hesaplanmaktadır. Toplam risk tutarı bilanço içi varlıkların, bilanço dışı işlemlerin, türev finansal araçlar ile kredi türevlerinin ve menkul kıymet veya emtia teminatlı finansman işlemlerinin risk tutarlarının toplamından oluşmaktadır.
[7] İlave çekirdek sermaye gereksinimi bankanın bulunduğu gruba karşılık gelen sistemik önemli banka tamponu oranı ile konsolide RAA tutarının çarpılmasıyla hesaplanmaktadır.
Kaynakça:
Bankaların Likidite Karşılama Oranı Hesaplamasına İlişkin Yönetmelik
Bankaların Kaldıraç Düzeyinin Ölçülmesine ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmelik
Basel III: The Liquidity Coverage Ratio and Liquidity Risk Monitoring Tools, 2013
Basel III: A Global Regulatory Framework for More Resilient Banks and Banking Systems, 2011
Basel III Monitoring Report, Şubat 2017
FSI Survey – Basel II, 2.5, and III Implementation, Temmuz 2015
Twelfth Progress Report on Adoption of The Basel Regulatory Framework, Nisan 2017